Kişilik gelişiminde kendine özgü özellikleri
içinde barındıran kıritik dönem ergenlik (adolesans) dönemidir. Bu dönem ortalama 13, 14 yaşlarından 20-21
yaşlarına kadar sürer. Büyüyen ve gelişen ergen bir yandan genital
olgunlaşmanın getirdiği sorunlar diğer yandan ileriye ait yetişkin rolünün belirsiz
oluşu ile ilgilenmeye başlamıştır. Bu ilgi onu artık kimliğini bulma işine
itecektir. Bu amaçla genç için çeşitli araştırmalar başlar. Başkalarının
gözünde nasıl göründüğü ile kendini nasıl hissettiğini karşılaştırmaya başlar.
Bu araştırma esnasında yaşıt grupları ve grup lideri genç için önem kazanır. Gençler
kendilerini bir arada tutmak için grup lideri ile çoğu kez aşırı özdeşirler.
Hatta bu gencin kendi bireyselliğinin gözle görülür şekilde kaybına kadar
gidebilir. Grupta yaşıtlar arasında fikirler, duygu ve düşünceler ortak ve
birbirinin aynı hale gelir. Birbirlerine
yardım için çok fedakar olurlar. Ancak aynı zamanda birbirlerinin sadakatini
sürekli test eder denerler.
Erikson adolesans döneminin
başlarında 14-15 yaşlarında aşık olmanın bir dereceye kadar cinsel olmadığı düşüncesindedir.
Erikson’a göre adolesans aşkı bir bakıma gencin kendi dağınık imgesini karşı cins
üzerine yansıtması, böylece kendi aksetmesini başkaları üzerinde görerek, kendi
kimliği konusunda bir açıklığa kavuşabilmesi içindir. Genç aşkında konuşmanın
bu kadar çok yer almasının nedeni budur.
Ergenlik döneminin ikinci yarısında,
ortalama 17-21 yaşları arasında genç için kendi değerlerini bulmak, bunları
benimsemek ana babadan bağımsız hale gelmek, ileriki yetişkin rolünü
benimsemek, kısaca bütünüyle kendi kimliğini bulabilmek son derece önem
kazanır. Bütün bu arayış sürecinde önceki çocukluk yıllarına ait çatışmalar
canlanır. Eğer önceki yıllarda, örneğin temel güven duygusu gelişmemişse, yani
genç gerek kendisine, gerek başkalarına güven duyamıyorsa gençlik döneminde
büyük bir çabayla güven duyabileceği insanlar veya sığınabileceği din veya
ideol yahutta felsefe arayacaktır. Etrafta güven duyabileceği şeyler ararken,
kendisinin ne kadar güvenilir olduğunu kanıtlamakta kendisi için çok önemli
hale gelir.
Eğer önceki dönemlerde otonomi
duygusu yeterli ve olumlu şekilde gelişmişse, artık genç bağımsız karar
verebilme fırsatları başlar. Diğer yandan kendi otonomisinden şüphelenebilir
hale gelebileceği işlere zorlanmaktan da ölümüne korkar. Kendi gözünde ve hatta
arkadaşları gözünde otonomi duygusunu kaybetmiş gibi görüneceği işler
yapmaktansa büyükleri tarafından tembel vs. şeklinde suçlanmayı yeğler.
Eğer çalışmaktan zevk alma,
çalıştıklarını iyi yapma duygusunun tohumları önceki dönemlerde olumlu şekilde
atılmış ise genç için artık bir meslek seçimi büyük önem kazanacaktır. Bu sadece
bir mesleğe, bir işe, bir statüye sahip olmanın ötesinde daha derin bir anlam
taşımaktadır. Bu yüzden pek çok genç kendilerine doyum sağlamayan ilerisi için
kendilerine umut vermeyen bir işe, mesleğe, eğitime zorlanmaktansa hiç
çalışmamayı ve boş oturmayı yeğler. Ergenlik döneminin bu son döneminde ergeni
kendi içinde çok huzursuz eden şey, geleceğinin ne olacağını bilememek, bir iş
ve meslek ülküsünü benimseyememiş olmaktır.
Bu dönemde ergen için yeni değerler
bulma ve benimsemek de çok önemlidir. Bu gencin
“yaşamın anlamı nedir” sorusuna bir yanıt bulması konusudur. Bu
çalışmalarının ve yaşamının bir anlamı amacı olduğunun bilincine varma
sorunudur. Diğer yargıları ile davranışlarının birbirine ahenkle uyduğuna
inanmasıdır.
Erikson’a göre ergenlik döneminin en
büyük tehlikesi kimlik karışıklığı (kimlik bunalımı) dır. Gençlerdeki bu kimlik
kargaşası(konfizyon) dış dünyadaki şeylere karşı değil, gençlerin kendi
içlerindeki kendileriyle olan savaşa bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Erikson
bu kimlik karışıklığının normal pek çok gençte bulunabileceğine işaret
etmiştir. Bu karışıklık gencin özellikle duygusal bağlılıklara giriştiği veya
meslek, iş ve yön seçiminde karar vermek zorunda kaldığı dönemde ortaya
çıkmaktadır. Çünkü tartışmaya katılmak öndere bağlanmak, birine aşık olmak gibi
başkalarıyla ilişkide genç belli bir gerginlik yaşar. Eğer genç bu gerginliği
gideremezse kendine güveni yitirebilir. Utangaç hale gelebilir. Başarısızlıklarda
paniğe kapılabilir. Böylece önceki
çocukluk dönemlerinde başarılması gereken özelliklerde bir çözülme başlar.
Önceki dönemlere ait çözümlenmemiş sorunlar bir kapsül gibi açılarak yeniden
ortaya çıkar.
Kimlik karışıklığı çeşitli
şekillerde kendini gösterebilir. Bazen gene olağan dışı şekilde içine kapandığı
ve zamanla ilişkilerini yüzeysel olarak sürdürerek insanlardan kaçtığı görülür.
Bazen ergenin işinde eskisi gibi dikkatini toplayamadığı o zamana kadar yeterli
ve başarılıyken artık çalışma yeteneğini yitirdiği gözlenir. Yahut ta ergen
hiçbir işi hiçbir eğitimi benimseyememe, bir mesleğe yönelememe yön ve amacını
saptayamayarak darma, dağınık bir hale gelmesi şeklini almaktadır.
Ergenlik döneminin diğer önemli
özelliklerinden biri de cinsel kimlik gelişimidir. Cinsel kimlik gerçekte gencin biyolojik olarak
sahip olduğu erkekliği veya kadınlığı psikolojik anlamda kabul etmesi veya
reddetmesi ile başlar. Bu dönemde pek çok ergende girişim döneminde sağlıklı
şekilde çözümlenmemiş bazı eski cinsel şüpheler canlanabilir ve erkekçe(maskulin)
veya kadınca(feminen) rolleri reddetme kendi cinsel kimliğini benimseyememe
hali görülebilir. Bu durum ileride erkek kadın ilişkilerinin veya anne-baba
sorumluluklarının yüklenilmesinde çatışmaların doğmasına neden olabilir.
Bazen de kimlik karışıklığı olumsuz (negatif)
kimlik seçimi şeklini almaktadır. Genç
kendisinden beklenenin tamamen aksi bir olumsuz kimlik seçmektedir. Örneğin kadınlık erkeklik gibi kendinden
beklenen cinsel rollere karşı veya milliyetçi olmak bir felsefe benimsemek gibi
kendisinden beklenen sosyal rollere karşı gençte belli bir tepki uyanmıştır. Bu
tepkiyi bu rollere karşı acı ve alaycı bir düşmanlık şeklinde gösterir.
Eğer
bu kimlik karışıklığı tablosuna doğru tanı konulabilir (teşhis edilebilir),
diğer ruhsal bozukluklardan ayırt edilebilir ve zamanında sağaltılabilirse bu
hal kısa zamanda düzelir.
Adolesans (ergenlik) dönemi gencin
“benlik kimliğinin” kesin olarak şekil aldığı dönemdir. Genç kişide kimlik gelişimi yaşam boyu süren
bir süreçtir. Ancak kimlik gelişiminde en önemli dönüm noktası ergenlik
(adolesans) dönemidir. Bu dönemden önceki dönemlere ait sağlıklı ve sağlıksız
gelişmeler artık son olarak ortaya dökülmekte, buna göre gencin kimliği şekillenmektedir.
Gerek önceki gerekse bu dönemin sağlıklı gelişmesi halinde genç kendi kimliğini bulur. Kendini bulmuş
olarak yetişkin hale geçer. Çocukluktan gelen sağlıksız gelişime ek olarak bu
dönemin de sağlıksız gelişimi halinde genç kişiliğini bir türlü bulamamış
olarak ileri yaşlara geçer. Ancak ergenlik döneminde pek çok genç için geçici
olarak bir karışıklık kaçınılmaz olabilir ve her normal gençte görülebilir.
Kaynaklar:
1-Adolescence, Pediotric Clinics pf Nort America Philadelphia, W.B Saunders. Teb.. 1960
2-Bonduran A, The stormy Decade: fact or fiction psychol schs 1: 224-31, 1961
3-Erikson E.H., identity and the life cycle, selected papers and the issues 1:18-171,
1969
Shu. Güldane KAVGACI
Aile ve Evlilik Terapisti & Cinsel Terapist